Ahmet Taştan; annesinin verdiği doğum tarihi ile nüfuz kâğıdındaki tarih arasında on dört aylık zaman farkı olmasına rağmen, kırk yıldır yaşlı dünyanın kambur sırtında dolaşıyor. Küçük yaşlarda abisinin yaptığına inat, annesi ile bir kez gittiği Altı Eylül ilköğretim okulunda beş yıl hem eğlendi hem de öğrendi. “Bunlar taşı sıksa, suyunu çıkarır.” diye öven sınıf öğretmenin sözlerini duyduktan sonra mezun oldu. Kesintisiz sekiz yıllık eğitimin girdabına yakalanmadan, kişiliğini ve kimliğini oluşturan ve yedi yıl sürecek lise hayatına başlar takdir ve teşekkürlerle tamamlar.
Filolog olarak sıfatlandığı dört yıllık Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Bölümüne birinci olarak kayıt oldu. Aktif geçen bir üniversite hayatından sonra ilk tayini, ülkenin güney sınır kapısı bulunan ve önceleri adını duyduğu yeni il olan Kilis’e çıktı. Tayin bir yandan Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilirler Enstitüsünde yüksek lisan bir öbür yandan hayatını meşgul etti. Kilis’te stajyerliğinin kalkması sonrası mezun olduğu ve hocalarıyla derslere girdiği İnegöl İmam Hatip Lisesi kız ve erkek bölümünde iki sene çalıştı. Yuvasından uçma zamanı geldiğinde ibre iki yıl çalışacağı İnegöl Lisesini gösteriyordu. Bu iki senelik maceradan sonra Ticaret Meslek Lisesinde beş yıllık eğitim verdikten sonra Turgut Alp Anadolu Lisesinde de aynı süre çalıştı. Daha önce görevlendirme ile vazife yaptığı ve çok beğendiği bu okulda yani Zeki Konukoğlu Anadolu Öğretmen Lisesinde çiçeği burnunda bir edebiyat öğretmeni olarak çalışmaya başladı.
Şimdi günlerin saatler gibi hızla geçtiği on yedi yıllık mutlu evliliğin meyvesi biricik oğlu ile zamanı doya doya harcıyor.